Ne kadar gerçek o kadar hayal!

20 Haziran 2011 Pazartesi

Super 8

Jeffrey Jacop Abrams dönemin ruhunu en iyi yakalamış insanlardan biri. Alias, Lost ve Fringe gibi bulaşıcı hastalık seviyesindeki dizilerin yapımcısı ve yaratıcısı. Yönetmenlik kariyeri için aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil. Hem Star Trek hem de Mission Impossible 3 bazı taraflarıyla güzel ama bazı bölümleriyle de çok eksik projeler. Super 8, JJ Abrams'ın hem yazıp hem yönettiği ama yapımcı koltuğunda Steven Spielberg'ün de olduğu bir yapım. Neredeyse her Abrams projesi gibi etkileyici ve son derece yaratıcı bir kampanyayla pazarlandı.


Baştan şunu söylemem lazım: Herkesin keyifle izleyebileceği ama sonuçta çocuklar için olan bir film Super 8. Dolayısıyla fazla beklentiye girmemekte fayda var.


Abrams'ın diğer projelerine kıyasla fikir, yenilik ve yaratıcılık açısından kısıtlı olduğu bir gerçek fakat bu durum filmin bütünlüğü içinde eriyip gidiyor. Tam Hollywood kalıplarında bir senaryo, ders niteliğinde okutulabilecek cinsten.

Küçük Amerikan kasabası, herkesin herkesi tanıdığı... Film bu kasabada bir tren sonrasında gelişen olayları anlatıyor. Başta bir Stephen King hikayesi gibi başlasa da devamında King'in karanlığından ziyade Spielberg'ün aile filmlerindeki aydınlığa doğru ilerliyor.

Filmin açılış sahnesi üzerinde durmak lazım: Yine sinema televizyon bölümlerinde ders olarak okutulabilecek bir başlangıç. Ölümü göstermeden ölümün acısını anlatmak bundan daha etkileyici olamazdı.

Abrams çocuk oyuncularla etkili bir uyum yakalamış özellikle Elle Fanning filmin heyecanını ve eğlencesini katlıyor. Şunu itiraf etmem lazım: Filmin içinde çocuklar tarafından çekilen filmi daha çok merak ettim.


" Kötü şeyler olur ama sen devam edersin. " 
Hikaye bunun üzerine dayanıyor. Aile, ev ve kayıplar...


Renkleri, mekanları ve dekorlarıyla dönemi iyi yansıtan bir film Super 8. Jeffrey Jacop Abrams fikirler ve yaratıcılık açısından en zayıf projesinde yönetmenlik açısından en bütün performansını sergiliyor.





Hiç yorum yok: