Ne kadar gerçek o kadar hayal!

16 Kasım 2012 Cuma

Cloud Atlas

Altı farklı hikaye, altı farklı zaman, altı farklı "genre"... Bulut Atlası sinemaya uyarlanması en zor romanlardan biriydi. David Mitchell'ın altı küçük hikayesi birleşip epik bir romana dönüşüyordu.

Cloud Atlas'ı iyi veya kötüden ziyade cesur ve meydan okuyan bir film olarak kabul etmek lazım. Yönetmen ve yapımcı koltuklarında Andy ve Lana Wachowski ile Tom Tykwer var. 

Filmin tebrik edilmesi gereken en önemli unsuru altı hikayenin birleştirilebilip tek bir senaryo içinde eritilebilmesi. Kitapta altı hikaye de ayrı ayrı anlatılıyor. Bu şu demek: Altı ayrı hikaye dinamiği mevcut, yükselişler, inişler, kırılma anları vb... Yönetmenlerin, romanın ana duygusunu çok iyi anladıkları ortada ve bu sayede de hikayelerin ortak noktalarını çok iyi birleştirip konvansiyonel sinema ve senaryo geleneğine uygun tek bir hikaye dinamiği yaratabilmişler. 

İşin en zor kısmı bitmişken; tek olmaması gereken, tek yapmamaları gereken "hata" ortaya çıkmış. Ben bu hatayı şöyle isimlendiriyorum: Fazla Amerikalılık (her ne kadar Tom Tykwer Alman olsa da) veya fazla Hollywood kültürü. David Mitchell'ın romanını oluşturan altı hikayenin en temel özelliği mütevazi olmaları. Bu altı gerçekçi ve mütevazi hikayeden oluşan romanı bitirince damağınızda kalan tat aslında epik. Peki yönetmenlerimiz ne yapmış? Hikayeleri ufak değişikliklere uğratarak (ki uyarlama senaryolarda normaldir) ana senaryoyu epik bir duruma büründürmüşler. Bu durumun filmin en temel eksisi ve hatası olduğunu düşünüyorum. Film özellikle ikinci yarısında "Bana bak seyirci! Ben epik bir hikaye anlatıyorum! Duygulan hadi!" diye bağırıyor.

Film görsel açıdan her Wachowski yapımı gibi üst düzeyde. Geçmiş, günümüz ve gelecek en detaylı biçimde şekillendirilmiş. Mekanlar ve kostümler etkileyici.

Bütün film boyunca hiç susmayan bir müzik var ve bu filmi 160 küsur dakikalık bir montaj sekansına dönüştürüyor. Biraz zorlama olduğunu kabul etmek gerek.

Yıldızlar Tom Hanks ve Halle Berry gibi gözükse de filmden sonra aklınızda Hugo Weaving ve Ben Whishaw'ın kalacağını iddia ediyorum, özellikle Old Georgie...

Sonuç itibariyle Cloud Atlas, fazla cesaret ve hırs yüzünden zayıflamasına rağmen son dönemdeki en farklı ve ilerde de fark yaratacak bir yapım. 


Hiç yorum yok: