Ne kadar gerçek o kadar hayal!

17 Kasım 2011 Perşembe

In Time: Zaman değil fikir israfı

Andrew Niccol, Gattaca görünümlü sofistike bir Robin Hood hikayesi hazırlamış. Sağlam fikir etkileyici bir görsellikle buluşmuş olsa da eksiler çok fazla. Bana da düşen bunun nedenini sorgulamak.



" Ölümsüzlüğün sırrının çözüldüğü noktada paranın yerini zaman alır. " fikrinden hareket eden Niccol gerçekten sağlam bir distopya oluşturmuş. Dünyasının bütün detayları hakkında kafa yorduğu aşikar: Zaman merkezli kapitalist sistem son derece detaylı bir biçimde sunulmuş. Filmin ana sıkıntısının da bu olduğunu düşünüyorum: Fikre ve fikrin dünyasına o kadar çok odaklanmış ki filmin hikayesini adeta unutmuş, oluşturduğu sistemi ve dünyayı anlatmaktan kahramanların hikayesine odaklanamamış Niccol.

Bir roman olsa veya bir dizi klasikler arasına gireceği kesin. Filmde irdelenmeyen sadece değinilip geçen o kadar çok nokta var ki bunlar başlı başına başka hikaye konuları oluşturabilir: Will Salas'ın babasının hikayesi ne? Buna bağlı olarak  " timekeeper " Raymond Leon'la ilişkileri ne? Düellolar nasıl yapılıyor? vb...


Gattaca'dan aşina olduğumuz neo-noir tarzın etkileyici olduğu tartışılmaz. Tercih edilen ışık ve renkler kostümlerle birleşince kaliteli bir görsel yapı oluşturmuş. 


Sonuç: Fikrin ve oluşturulan dünyanın detayları; senaryoya ve yapıya, karakterler arasındaki dinamiklere incelikli biçimde yerleştirilemediği için fikir yığınlarıyla dolu " televizyon filminden " öteye geçememiş bir yapım var elimizde. Yanlış anlaşılmasın kesinlikle zaman kaybı olarak görülecek bir film değil ama fikir israfı olduğu tartışılmaz.

Hiç yorum yok: